FIGHT CLUB(4 sayfa)

                                                                   

               fight club       


Tüm kötü alışkanlıklarıma tahammül eden

 

Carol Meader için

Teşekkürler

Olan tüm kötü şeylere rağmen, sevgileri ve destekleri için aşağıdaki insanlara

 teşekkür etmek isterim.

Ina Gebert

 

Geoff Pleat

 

Mike Keefe

 

Michael Vern Smith

 

Suzie Vitello

 

Tom Spanbauer

 

Gerald Howard

 

Edward Hibbert

 

Gordon Growden

 

Dennis Stovall

 

Linni Stovall

 

Ken Foster

 

Monica Drake

 

Fred Palahniuk

Tyler bana garson olarak bir iş buluyor, sonra Tyler ağzıma bir silah sokuyor ve ebedi

 

hayata ilk adım olarak ölmen gerekiyor diyor. Aslında uzun bir süredir Tyler ve ben

 

 birbirimizin en iyi dostuyduk. İnsanlar hep sorar, 


Tyler Durden hakkında bir şeyler biliyor muydum?

 

 Silahın namlusu boğazımın sonuna kadar dayanmış, 


“Gerçekten ölmeyeceğiz” diyor Tyler.

 

 Dilimle silahın namlusuna açtığımız susturucu deliklerini hissedebiliyorum. Bir

 

 silahın çıkardığı sesin en önemli bölümünü genleşen gazlar oluşturur, ve de kurşunun

 

 çıkardığı ince sonik bir patlama duyulur, çünkü kurşun çok hızlı gitmektedir.

 

 Susturucu yapmak için, silahın namlusuna sadece delik açmanız gerekir, bir sürü

 

delik. Bu delikler gazın kaçmasına ve kurşunun hızının,


 ses hızının altına düşmesine sebep olur.

                                            Delikleri yanlış açarsanız, silah elinizi uçuracaktır.

 

                           “Bu aslında ölüm değil.” diyor Tyler. “Efsane olacağız. Yaşlanmayacağız.”

 

Namluyu dilimle yanağıma doğru alıp, Tyler


 sen vampirlerden bahsediyorsun diyorum.

 

Üstünde durduğumuz bina on dakika içinde burada olmayacak. Buharla

 

 dezenfekte edilmiş nitrik asidin yüzde doksan sekiz konsantresini alırsın, ve

 

 bu aside üç kat fazla sülfürik asit eklersin. Bunu buz teknesinde yapmalısın.

 

 Göz damlası ile damla damla gliserin eklersin. Nitrogliserinin olur.

 

Bunu biliyorum çünkü Tyler bunu biliyor.

 

Nitrogliserini talaşla karıştırırsın ve çok güzel bir plastik patlayıcıya sahip

 

olursun. Bir çok kişi nitrogliserini pamukla karıştırıp, sülfat olarak Epsom tuzu

 

ekler. Bu da işe yarar tabi. Bazıları nitro ile parafin kullanır. Parafin hiçbir

 

 zaman benim işime yaramadı.

 

Böylece Tyler ve ağzımda bir silahla ben Parker-Morris Binasının tepesindeyiz

 

 ve camların kırıldığını duyuyoruz. Kenardan bir bak. Bu yükseklikte olmamıza

 

 rağmen, bulutlu bir gün. Bu dünyanın en yüksek binası ve bu yükseklikte

 

 rüzgar her zaman soğuktur. Burası çok sessiz, uzaya gönderilen deney

 

 maymunlarından biriymişsin hissi veriyor. Yapmak için eğitilmiş olduğun

 

küçük görevi yapıyorsun. Bir kolu çek.

 

Bir butona bas.

 

Ne yaptığının farkında bile olmazsın, ve sonra zaten ölürsün.

 

Yüz doksan bir kat yukarıda, çatının ucundan bakınca, aşağıdaki cadde, durup

 

yukarı bakan insanlardan oluşmuş tüylü bir halı ile benek benek olmuş gibi

 

 görünüyor. Kırılan cam tam altımızdaki pencerelerden birine ait. Binanın

 

 kenarından bir cam patlıyor ve peşi sıra siyah bir buzdolabı kadar büyük altı

 

 çekmeceli bir dosya dolabı fırlıyor, tam altımızda binanın sarp yüzünden altı

 

çekmeceli bir dosya dolabı aşağıya düşmeye başlıyor, yavaşça dönerek

 

 düşüyor, düştükçe küçülüyor, ve sıkış tepiş 


kalabalığın ortasına düşüp kayboluyor.

 

Altımızdaki yüz doksan bir kattan birinde Kargaşa Projesinin Yıkım Ekibindeki

 

 uzay maymunları, tarihin her bir kırıntısını parçalayarak, yabanileşiyorlar.

 

İnsanın her zaman sevdiğini öldürmesi ile ilgili o eski deyiş, 


aslında iki şekilde de geçerlidir.

 

Ağzında bir silah varken ve silahın namlusu dişlerinin arasındayken,

 

sadece sesli  harflerle konuşabilirsin.


Son on dakikamızdayız.

 

Binanın bir camı daha patlıyor ve camlar parlayan güvercin sürüsü gibi etrafa

 

 püskürüyor, ve sonra Yıkım Ekibi tarafından itilen koyu ahşap bir masa binanın

 

kenarından milim milim çıkıyor ve kalabalığın içinde kaybolan


 büyülü bir uçan cisim  oluyor.

 

Parker-Morris Binası dokuz dakika sonra burada olmayacak. Yeteri kadar yanıcı

 

 jelatini herhangi bir şeyin temel kolonlarına sararsan, dünyadaki her binayı

 

 devirebilirsin. Kum torbalarıyla kuvvetlice bastırıp sıkıştırmalısın ki, patlama

 

 kolonun karşısındaki garaja değil, doğrudan kolona yönelsin.

 

Bu nasıl yapılır mavraları hiçbir tarih kitabında yoktur.

 

Napalm yapmanın üç yolu: Bir, eşit miktarda benzin ve konsantre portakal suyunu

 

 karıştırabilirsiniz. İki, eşit miktarda benzin ve diyet kola karıştırabilirsiniz.

 

             Üç, karışım koyulaşana dek parçalanmış kedi yavrularını benzinde çözersiniz.

 

Nasıl sinir gazı yapıldığını sorun bana. Bütün şu çılgın araba bombalarını.

                                             

Dokuz dakika.


Parker-Morris Binası devrilecek, bütün yüz doksan dokuz kat, ormandaki ağacın

 

düşüşü gibi yavaşça düşecek. Kereste. Herşeyi devirebilirsiniz. Üstünde durduğumuz

 

binanın, gökyüzündeki  bir nokta olacağını düşünmek çok garip.

 

Tyler ve ben çatının ucunda, ağzımda bir silah ve ben silahın ne kadar temiz

 

 olabileceğini düşünüyorum.

 

Başka bir dosya dolabının binanın kenarından kayışını, çekmecelerin boşluğa açılışını

 

 ve beyaz kağıtların havayla yukarı çekilişini ve rüzgarla savruluşunu izlerken,

 

 Tyler’ın tüm cinayet-intihar olayını tamamen unutuyoruz.

 

Sekiz dakika.

 

Daha sonra kırılmış olan pencereden duman çıkmaya başlıyor.


 Yıkım Ekibi belki sekiz  dakika

 

 içinde ilk patlayıcı maddeyi harekete geçirecekler. 



Jim  Uhls

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.